Geçen haftadan devam ediyorum.
Her şey bir denge içinde
İşte bu dinamiklik süreci içinde Dünya, Güneş ve diğer gezegenler ile çok hassas bir dengelilik içindedir. Örneğin Dünyanın kendi çevresinde saatte 1670 kilometre olan hızı ile hidrojen atomlarını helyuma dönüştürerek çalışan dev bir reaktör olan Güneş’in etrafındaki yörüngesinde saniyede 27,79 kilometre olan ve ilahi kurallar olarak düzenlenmiş hızını değiştirebilecek kadar etkili olabilecek değişiklikler (nükleer bombalar, savaşlar gibi), Dünyanın bu dengeli hızları yanında, hem Güneşin kendi etrafında saatte 6120 kilometre olan dönüşümünü, hem içinde yer almış olduğumuz Samanyolu galaksimizin merkezinin çevresinde olan dönüşümünü, hem de Samanyolu galaksi sisteminin Vega yıldızına doğru olmak üzere saniyede 20 klm (saatte 700.000 kilometre) olan seyrini de etkileyecektir. Güneş’in Dünyaya uzaklığı, Güneş’in büyüklüğü ve Güneş’teki reaksiyonların gücü hep çok ince hesaplara göre olmaktadır. Böylece Evrenin bir noktasında genel dengeyi etkileyebilecek kuvvette bir değişiklik, Evrenin diğer birimlerinin dengelilik halini de zorlayacaktır.
Enbiya-33: Allah, geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yaratandır. Bunların hepsi kendi yörüngesinde uyum içinde seyretmekte /yüzmektedirler.
Bu dengelilik çerçevesinde Dünya’nın dönüşünü ve uçlarının değişimini sağlamak üzere zaman zaman ilahi güçler tarafından müdahaleler olduğu da Kur’an’da belirtilmektedir.
Ra’d-41: Bizim, yeryüzüne önce verip sonra uçlarından /etrafından nasıl eksiltmekte olduğumuzu göremiyorlar ki! Şunu bilin ki Allah, hüküm /karar verir ve verdiği kararı da hiç kimse bozamaz. Şüphesiz ki Allah, hesabı en hızlı yapandır.
Önce bireysel olarak kendisinden, sonra sıra ile tüm insan neslinden, etrafındaki hayvan ve bitkiler ile Dünya’dan sorumlu olan insanın, Dünya’daki canlı ve cansız her şeyin bir denge üzere var olduğunu bilerek bu dengeyi bozacak girişimler yapmaması gerekir. Dünya’nın toprağına, suyuna, havasına, bitki örtüsüne, ormanlarına ve hayvanlarına olabilecek ve doğanın dengesini olumsuz etkileyecek kirlilik, yıkım, katliam gibi menfaati uğruna olan girişimlerden kaçınmalıdır. İnsanın menfaati ve yararına kullanması amacıyla emrine verilen tüm yaratılmış şeyleri yararsız, insanlara ve Dünyaya zarar verici hale getirecek şekilde kullanmaktan uzak durmak ve çok dikkatli olmak mecburiyetindedir. Bu konuda kurulmuş olan örgütlerin denetleme ve kurallar koyma etkinlikleri mutlaka güçlü olmalıdır. Koyacakları evrensel kurallara karşı olacak davranışlar için yaptırımları da ağır olmalıdır.
Konuyu biraz daha açmak gerekirse, her bir insanın Allah Kaynaklı enerji havuzu gibi, Dünya’daki her cansız diye tanımladığımız maddenin, her bir canlının (virüs, mikrop, böcek, solucan, balık, kuş, ağaç, çiçek, su, toprak, hava gibi) ayrı ayrı Allah Kaynaklı enerji havuzları ve mikrodan makroya olan süreç gereği en büyük havuz olarak da Dünya Allah Kaynaklı enerji havuzu söz konusudur.
Dünya da hastalanır
Bizim ruh dediğimiz Allah Kaynaklı bilinçli enerjimizin arınma aracı olan, yani bindiği vasıta, kullandığı Dünya elbisesi olan vücudumuz gibi Dünya’ya da bakmamız ve ilgi göstermemiz şarttır demiştik. Bindiğimiz vasıtanın yolcuları olan biz insan neslinin, belirlenmiş olan son durağımıza (Mahşere) ulaşabilmemiz için, vasıtamız olan vücudumuza çok iyi bakmamız, kirletmeyip temiz tutmamız, maddi ve manevi yönlerden yıpratmamamız nasıl şart ise, Dünya’ya da öyle bakmamız zorunludur. Yani Dünya’nın Allah Kaynaklı enerji havuzunu kirletmememiz gerekmektedir. Yoksa havuzun kirlenme derecesine göre doğal afetlerin oluşması ile karşılaşır ve ah vah edip dizlerimizi dövmeye başlarız. Nasıl yeterince ve usulünce bakılmadığı takdirde araba arıza yapar ve yolculuğumuzu olumsuz etkilerse, vücudumuzu da hor kullanır ve dikkat etmeyip hastalanmasına yol açarsak, Dünya havuzunu kirlettiğimiz takdirde Dünya da hastalanacaktır. İnsanın hastalanma belirtileri nasıl oluyorsa, Dünyanın da hastalık belirtileri olacaktır. Peki Dünyanın hastalanma belirtileri nedir diye bakacak olursak bunların fırtına, yanardağ patlaması, mevsimlerin kısalma veya uzaması, mevsimsel ısının normalden azalma veya çoğalması, aşırı yağmur ile sel felaketleri, aşırı dolu veya kar yağması ile Dünya toprak-kaya tabakalarının oynayarak depremlerin oluşması gibi doğal afetler olduğunu söyleyebiliriz
Rum-41: İnsanların kendi işledikleri olumsuzluklar ve yaptıkları yanlışların yansımaları /sonuçları yüzünden, karada ve denizde doğal felaketler oluşmaktadır. Belki bu felaketlerden ders çıkarıp yapmakta oldukları yanlışları fark edip doğruya yönelirler diye Allah, hak ettikleri azabın çok azını böylece onlara tattırmaktadır. Umulur ki böylece Allah’a yönelirler.
Bu durumda, oluşan doğal afetlerin bir kısmı, o toplum böyle bir azabı hak ettiği için veya sınavları nedeniyledir veya oradaki insanlar birer görevli ve başkalarının sınav aracı olarak bu felakete maruz bırakılmışlardır diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu konuda ve sebebi ile ilgili yorumlar yapıp konuşmak şirk olacak demektir. Çünkü, insanlarda oluşmuş olumsuz enerji birikimlerinin ve bunlar nedeniyle oluşmuş olan vefasızlık, egoizm, kötü huylulukların düzeltilmesi için bazen acılara yol açacak bir doğal afetin oluşturacağı aile, şehir veya ülke gibi toplumları bir araya getirici ve kişiliklerinde oluşturacağı olumlu etkilerle mümkün olabilmektedir. Ziya paşanın deyişiyle “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”. Veya “Bir musibet, bin nasihatten evladır.” ifadesiyle bu görüş açıkça ifade edilmektedir.
Dünya, onu hor kullanan ve kirleten insanlar yanında ayrıca, en fazla insanlar olmak üzere, üzerinde yaşayan tüm canlıların Allah Kaynaklı Bilinçli Enerji havuzlarının fazla olan pozitif veya negatif enerjilerin etkisi ile de doğal afet dediğimiz hastalık belirtileri gösterir veya göstermez. Buna göre, insanların tekâmül, diğer bir deyimle müminleşen sayısının azlığı ve dolayısıyla da negatif enerji miktarının fazlalığı, Dünya’nın tabakalarının, yani fay hatlarının, yanardağların, bulutların ve Dünyanın manyetik enerjilerinin dengeliliğini olumsuz etkileyebilecektir diye düşünüyorum.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR'AN Tercümesi", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur'an ayetleri", "KUR'AN'IN KULU KÖLESİ MEVLANA", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”